Ana menü
Ana sayfa
Forum
Yazı ve Makaleler
Yazarlarımız
Admine Yaz
Diyanet İlmihalinden
Namaz
Oruç
Zekat
Hac
54 Farz
32 Farz
Abdest Gusül Teyemmüm
Kurban Bahsi
Mezhepler Tarihinden
Kur'an Işığında
Muska
Mübarek Gün ve Geceler
Kaza Kader
Büyük Günahlar
Kıyamet Alametleri
Berzah Alemi
Ahiret Hayatı
Cennet Hayatı
Cehennem Hayatı
İslamda Kadın ve Aile
İstatistik
Bugün  Toplam 
 Tekil 99  954328 
 Online
 IP 18.216.175.187 
F o r u m Mezhepler İçtihad ve Bir Mezhebe Bağlanmak Hakkındaki Hadis-i Şerifler
Son Eklenen
Ahmed İbn-i Hanbel Hazretleri
İmam Malik Hazretleri
İmam Şafi Hazretleri
İmam Azam Ebu Hanife Hazretleri
En Büyük Bir Evliya, Niçin En Küçük Bir Sahabenin Derecesine Yetişemiyor?
Sahabelere ve Müctehid Alimlere Karşı Üstünlük Davası Nereden Çıkıyor? Ve Kim Çıkarıyor?
Bu Zamanda İçtihad Yapılabilir mi?
Peygamber Efendimiz (asm) Zamanında Mezhep Var mıydı? Peygamberimiz (asm) Hangi Mezheptendi?
Mezhepler Nereden Çıktı?
İçtihad ve Bir Mezhebe Bağlanmak Hakkındaki Hadis-i Şerifler
Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayetler
Bir Mezhebe Bağlanmanın Lüzumuna Dair Akli Deliller
Mezheplerin İhtilaf Sebepleri
Mezhebler Kaça Ayrılır?
Popüler
Ahmed İbn-i Hanbel Hazretleri
Mezheplerin İhtilaf Sebepleri
İmam Azam Ebu Hanife Hazretleri
İmam Malik Hazretleri
Bir Mezhebe Bağlanmayı Emreden Ayetler
İmam Şafi Hazretleri
İçtihad ve Bir Mezhebe Bağlanmak Hakkındaki Hadis-i Şerifler
Bir Mezhebe Bağlanmanın Lüzumuna Dair Akli Deliller
Mezhebler Kaça Ayrılır?
Bu Zamanda İçtihad Yapılabilir mi?
Mezhepler Nereden Çıktı?
En Büyük Bir Evliya, Niçin En Küçük Bir Sahabenin Derecesine Yetişemiyor?
Peygamber Efendimiz (asm) Zamanında Mezhep Var mıydı? Peygamberimiz (asm) Hangi Mezheptendi?
Sahabelere ve Müctehid Alimlere Karşı Üstünlük Davası Nereden Çıkıyor? Ve Kim Çıkarıyor?
Cevaplar
 
Peygamber Efendimizin (Asm) Tavsiyeleri
İSMAİL  26 Şubat 2014  


Peygamber Efendimiz (asm) bir âlime uymamızı ısrarla tavsiye etmiş ve kötü âlimlerin şerlerinden bizleri sakındırmıştır. Bu bahisteki hadislerin birkaçı şöyledir:

·     Âlimlere tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır. (Deylemi)

·     Âlimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur. (İ. Neccar)

·     Âlimler olmasaydı, insanlar helak olurdu. (İ. Maverdi)

·     Bilmediklerinizi salih âlimlerden sorup öğrenin. (Taberani)

·     İnsanların en hayırlısı benim asrımdaki Müslümanlardır. Bunlardan sonra en iyileri, bunlardan sonra gelenlerdir. Onlardan sonra da en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir. Artık bunlardan sonra yalan yayılır, bunların sözlerine ve işlerine inanmayınız! (Buhari, Müslim)

·     Kimde şu iki haslet bulunursa, sabreden ve şükreden kullar zümresine yazılır. Her kim dininde kendinden üstte olana bakıp ona tabi olursa ve dünyada kendinden altta olana bakıp, Allah’ın kendisine verdiğine hamdederse, işte bu kişiyi Allah şükredici ve sabredici yazar. (İbnu-l As)


Efendimizin (asm) kötü âlimlerin şerrinden de bizi birçok hadisiyle uyarmıştır. Birkaç tanesini zikredelim:

·     Allah Teâlâ, sizden ilmi almak için ilmi ile amil olan âlimleri kaldırır. Cahiller kalır. Dinden sual edenlere, kendi akılları ile cevap verip, insanları doğru yoldan saptırırlar. (Buhari)

·     Ahir zamanda âlimler ölür, cahiller din adamı yerine geçirilir. Onlar da bilmeden yanlış fetva verir, kendisi sapar, başkalarını da saptırır. (Buhari)

·     Ümmetim, kötü âlimler ve cahil abidler yüzünden helak olur. Kötülerin en kötüsü kötü âlimlerdir. İyilerin en iyisi de iyi âlimlerdir. (Darimi)

·     Sizin için Deccalden daha çok, sapık imamlardan korkuyorum. (İ.Ahmed)

·     Ahir zamanda, âlim ve ilim azalır, cahillik artar. Cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar. (Buhari)

·     "Öyle bir zaman gelir ki İslam galip olur, hatta tüccarlar güven altında korkmadan deniz aşırı ticaret yaparlar ve süvariler Allah yolunda savaşa dalarlar. Sonra bir kavim çıkar, Kur'an okur ve şöyle derler: ‘Kim bizden daha iyi okur? Kim, bizden daha iyi âlimdir? Kim, bizden daha fazla fıkıh bilgisine sahiptir?’ Sonra Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu: ‘İşte bunlar, sizden, bu ümmettendir ve onlar cehennemin yakıtıdırlar." (Taberani ve Bezzar)
 
Sahabenin İçtihadları
İSMAİL  26 Şubat 2014  


Sahabenin İçtihadları

Bazıları, ictihadı akıllarına sığıştıramadıklarından inkâr etmektedirler. Hâlbuki daha Peygamberimiz (asm) hayatta iken sahabeler, hakkında kesin hüküm olmayan meselelerde ictihad yapmakta ve Efendimiz (asm) buna karşı gelmemekte idi. Bu meselenin bazı misalleri şöyledir:

1. Misal: Hz. Peygamber (asm) Ahzab savaşından sonra:

"Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa, Kurayzaoğullarının bölgesine varmadıkça ikindi namazını kılmasın."

buyurmuştu. Güneş batmaya yüz tutunca, Ashab-ı Kiram bu sözün ifade ettiği anlam hakkında farklı görüşler belirttiler. Bir kısmı: “Resulullah bu sözüyle, çabuk yol almamızı istedi." şeklinde görüş belirtirken, bir kısmı da: “Hayır, Resulullah bu sözüyle, güneş batmış olsa bile, biz ancak Kurayzaoğulları bölgesinde ikindi namazını kılabiliriz.” demek istemiştir diye görüş belirtmişler ve ikindi namazını güneş battıktan sonra kılmışlardı. Her iki gurubun davranışı Hz. Peygambere (asm) haber verildiğinde, Efendimiz (asm) hiçbir guruba sert tepki göstermemiştir. Bu, Hz. Peygamber (asm)’in yapılan ictihadları onayladığı anlamına gelmektedir. (Buhari, Müslim)

2. Misal: Bedir Gazasında alınan esirlere nasıl bir muamele yapılacağına dair henüz bir vahiy nazil olmamıştı. Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm) kendisine bildirilmeyen her hususu ashabıyla istişare ettiği gibi bu meseleyi de istişare etti. Hazreti Ebu Bekir (ra), esirlerin bedeline fidye alınması ve serbest bırakılması görüşündeydi. Hazret-i Ömer Efendimiz (ra) ise, esirlerin hemen öldürülmesi fikrindeydi. Hazret-i Ebu Bekir'in maksadı, esirlerden alınacak fidyeyle Müslüman askerleri düşmana karşı silahlandırıp kuvvet kazandırmaktı. Hazret-i Ömer'in maksadı ise, bunlarda ıslah emaresi olmadığından vücutlarını ortadan kaldırmakla yeryüzündeki fesadı önlemekti.

Ashab-ı Kiramın bir kısmı Hazreti Ömer'in, bir kısmı da Hazret-i Ebu Bekir'in ictihadından yana oldular. Aralarında ihtilaf çıkınca Efendimiz (asm) Hazret-i Ebu Bekir'in ictihadını tercih etti ve onun görüşü doğrultusunda davranıldı. Daha sonra bu hususta şu ayet-i kerime nazil oldu:

"Yeryüzünde ağır basıp, küfrün belini kırıncaya kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, hâlbuki Allah (sizin için ebedi olan) ahireti istiyor." (Enfal, 8/67)

Bu ayet-i kerime, Hazreti Ebu Bekir'in ictihadını bozmamakla beraber, Hazreti Ömer’in ictihadının daha üstün olduğunu ortaya koymaktadır. Demek ki, birbirine zıt iki fikir de tasvip edilmiştir. İşte bu ayet-i kerimeden anlaşılıyor ki, her müctehid kendi görüşünde isabet etmektedir. Eğer, Hazreti Ebu Bekir Efendimizin fikri hata olsaydı, hüküm icra olunmadan evvel ayet indirilirdi. Demek ki, bu hususta nazil olan ilahî ikaz, daha iyisiyle amel etmenin zıddını tercihten dolayıdır.

3. Misal: Resulullah (asm) Muaz bin Cebel’i Yemen’e hâkim olarak gönderirken, “Orada nasıl hükmedeceksin?” buyurdu. Hz. Muaz; “Allah’ın kitabıyla.” dedi. Efendimiz (asm): “Ya Allah’ın kitabında bulamazsan?” buyurunca, Hz. Muaz: “Resulullah’ın sünneti ile.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (asm): “Resulullah’ın sünnetinde de bulamazsan?” buyurunca, Hz. Muaz: “İctihad ederek anladığımla.” dedi. Bu cevap üzerine Efendimiz (asm) mübarek elinin Muaz’ın göğsüne koyup şöyle buyurdu: “Elhamdülillah, Allah Teâlâ resulünü (elçisi olan Muazı) Resulullah’ın rızasına uygun eyledi.”

Bu hadis-i şerif Tirmizî, Ebu Davud ve ed-Dârimî’de yazılıdır. Demek ki, ehlinin, yani bir müctehidin ictihad yapması ve hakkında açık bir hüküm bulunmayan bir meseleyi, hakkında açık hüküm bulunan benzer bir meseleye kıyas ederek hükme bağlaması caizdir. Bu, bizzat Efendimizin (asm) emridir.

4. Misal: Ebu Davud ve İbn-i Mâce’nin bildirdikleri hadis-i şerifte Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:

“İlim üçtür: Ayet-i Muhkeme, Sünnet-i Kaime ve Faridat-ı Adile’dir.”

Mişkat şerhi bu hadisi açıklarken şöyle der: “Hadiste geçen Ayat-ı Muhkeme; ayetleri muhkem olan Kur’an’dır. Sünnet-i Kaime ise; Peygamberimiz (asm)’in sünnetidir. Faridat-ı Adile ise, Kitap ve sünnete uygun ilimdir. Bu, icma ve kıyasa işarettir. Çünkü icma ve kıyas, Kitap ve sünnetten çıkarılmaktadır. Bu sebeple icma ve kıyas, Kitap ve sünnete müsavi ve denk tutulmuş ve Faridat-ı Adile denilmiş ve böylece ikisi ile amel etmenin vacip olduğu tembih buyrulmuştur. O halde bu hadis-i şerifin manası: “Dinin kaynağı dörttür: Kitap, sünnet, icma ve kıyastır.” manasındadır.”

Bu konudaki misalleri çoğaltmak, hatta bu başlıkta hususi bir eser hazırlamak mümkündür. Ancak mesele güneş gibi zahir olduğundan, daha fazla izaha lüzum görmüyoruz. Daha fazlasını isteyenler, ilgili hadis ve usul-ü fıkıh kitaplarına müracaat edebilirler.
  Toplam 2 yorum yapıldı 
Yorum Ekle


 Yorum için, Üyelik seviyeniz yeterli değil


Üyelik Menü
Üye adı :    
Şifre :    
  
  Üye olun    
  Şifremi Unuttum   
İlahi Dinleyin
---- DİYANET ----
Diyanet TV
Türkiye Diyanet Vakfı
Diyanet Radyo
Kur'an Radyo
Risalet Radyo
Yayın Satış
Diyanet Evi
İSAM
KAGEM
Online İşlemler

Anasayfa  İletişim