ANA SAYFA
Ahmed İbn-i Hanbel Hazretleri


Ahmed b. Hanbel Hazretleri 164/780 yılında Bağdat'ta doğdu. 241/855'te yine orada vefat etti. Hayatı, Abbasi Devleti'nin en parlak dönemlerine rastlar. Aslen Basralıdır. Babasının ismi Muhammed bin Hanbel'dir. Büyük babası Hanbel, Horasan bölgesinde bulunan Serahs vilayeti'nin valisi idi. Babası Muhammed b. Hanbel de komutanlık görevi üstlenmiş bir askerdi. Hanbel ailesi, Ahmed'in doğumuna yakın bir sırada Bağdad'a gelmiş ve orada yerleşmişti.

Ahmed b. Hanbel Hazretleri önce Kur’an'ı hıfzetmiş, daha sonra Arapça ve hadis gibi ilimleri; sahabe ve tabiîlere ait rivayetleri; Hz. Peygamber (asm)'in, sahabenin ve tabiîlerin hayatlarını incelemekle ilim çalışmalarına başlamıştır. Özellikle hadis ilmi için Basra, Kûfe, Mekke, Medine, Şam, Yemen ve el-Cezire’yi dolaşmış, uzun bir süre İmam Şafi’ye talebelik etmiştir. Hatta bu yüzden O'nu Şafi mezhebinden sayanlar bile olmuştur. Böylece O'nun başlıca fıkıh üstadı İmam Şafi'dir.

Ahmed b. Hanbel Hazretleri, Ebû Hanife’nin öğrencisi ve devrin ünlü baş kadısı Ebû Yusuf’tan da fıkıh ilmi almıştır. Rivayetle dirayeti birleştiren bir yol izledi. O, hükmü hadisten çıkarır, bu hükme yeni bir takım meseleleri kıyas ederdi. Bu arada Yemen'e giderek, Abdurrezzâk b. Hemmâm'la görüştü. Orada iki yıl kadar kalarak O'ndan ez-Zuhrî ve İbnü'l-Müseyyeb yoluyla gelen birçok hadisleri aldı.

Emsali arasında ciddiyeti, takvası, sabrı, metaneti ve tahammülü ile meşhur olmuştur. Bu hali, henüz on beş-on altı yaşlarında iken temas kurduğu âlimlerin dikkatini çekmiştir. Heysem bin Cemil onun hakkında, daha o yaşlarda şöyle demiştir:

"Bu çocuk yaşarsa, zamanındakilerin ilimde hücceti (rehberi) olacaktır."

İbn Hanbel Hazretleri, kırk yaşına kadar hadis öğrenmek ve ilmini artırmak için çalışmış; Irak, Hicaz ve Yemen arasında ilim seyahatlerinde bulunmuştur. Fakat bu süre içinde hadis rivayet etmekten veya ders vermekten kaçınmıştır. O, Hz. Peygamber'in (asm) peygamberlik çağı olan kırk yaşında hadis rivayetine ve ders vermeye başladığı zaman, ilminin en yüksek derecesine ulaşmış ve akranları arasında temayüz etmişti.

Ahmed b. Hanbel Hazretleri telif ettiği “Müsned” adlı hadis eseriyle şöhret bulmuştur. Müsned'ini topladığı 700.000’in üzerindeki hadisler arasından seçtikleriyle meydana getirmiştir. Müsned'de tekrarlarıyla birlikte 40.000, tekrarlar dışında yaklaşık 30.000 kadar hadis vardır.

İmam Ahmed Hazretleri büyük bir müfessir, yüksek bir muhaddistir. Tefsiri, yüz yirmi bin hadis-i şeriften meydana gelmiştir. Eserleri, müfessirler için birer feyiz kaynağıdır. Bunun için kendisi "Üstadü’l-müfessirin" unvanıyla anılır.

Gece namazını hiç bırakmazdı. Halka daima kolaylık yollarını gösterir, ağır vazifeleri yüklemezdi. Acıktığı zaman bir şey bulamazsa kimseyi rahatsız etmez, bir şey istemezdi. Çoğu zaman ekmeğine sirke katık olurdu. Yolda yürürken hızlı adımlarla yürürdü. Onu daha çok mescitte, cenaze namazında ve hasta ziyaretinde görürlerdi. Beş haccın üçüne yürüyerek gitti.

Allah Teâlâ’dan korkması, verâ ve takvası çoktu. Fakir bir hayat yaşadı. Haram şüphesi olan şeyi reddederdi. Haram mala sahip olmaktansa, onu almamayı tercih ederdi. Borç karşılığı bir malı alacaklıya rehin bıraktı. Parayı bulunca alacaklıya gidip borcunu verdi. Rehin bıraktığı malı alacağı zaman alacaklı olan iki mal gösterip, rehin bıraktığının hangisi olduğunu kesin bilmediğinden; "Bunlardan birini seç, ikisi de aynı." dedi. Fakat Ahmed bin Hanbel rehin bıraktığı malın hangisi olduğunu bilemediği için kendi malı yerine başkasının malını almış olurum korkusu ile ikisini de bıraktı, almadı. Başkasının hakkı geçer diye kendi hakkından vazgeçti.

Ahmed bin Hanbel Hazretleri, Peygamber Efendimiz (asm)’in sünnetine son derece bağlıydı. Bu bağlılığını şu sözleriyle beyan buyurmuştur:

"Hiç bir hadis-i şerif yazmadım ki, onunla amel etmemiş olmayayım."

Ahmed bin Hanbel’in hocası İmam Şafi’nin şu ifadeleri çok dikkat çekicidir:

“Bağdat’tan ayrıldım, orada İbn Hanbel’den daha muttaki, efdal, âlim ve fakih birini bırakmadım. İbn Hanbel sekiz hasletin imamıdır: Kur’an, sünnet, hadis, fıkıh, lügat, fakr, zühd ve verâ..."

Abdurrezzâk İbn Hemmâm:

"Bize, en kudretli Hâfız eş-Şazkunî geldi. Hadis ricâlini çok iyi bilen Yahya b. Maîn geldi; fakat bunların hepsini kendi şahsında toplayan Ahmed b. Hanbel gibi bir İmam daha gelmedi."

Ebu Davud Sicistani:

"İki yüz meşhur âlimle karşılaştım. Ahmed bin Hanbel gibisini görmedim. O, hiç bir hususta insanların daldığı dünya işlerine dalmazdı. Ancak ilimden bahis açılınca konuşurdu."

Ebu Zür'a:

"İlmin her dalında Ahmed bin Hanbel'in bir benzerini görmedim. Onun ilimde ulaştığı dereceye, başkası ulaşamamıştır."

Menha bin Yahya:

"Ahmed bin Hanbel, her hayrı kendisinde toplamıştı. Çok âlim gördüm; fakat ilimde, verâda ve zühtte, O’nun gibi üstün birine rastlamadım."

Yahya bin Main:

"Ahmed bin Hanbel gibi bir zat daha görmedim. Elli sene onunla sohbet ettim. Kendinde bulunan üstünlüklerden hiç biriyle asla kendini methetmedi."

Oğlu Abdullah:

"Babam her gece Kur’an-ı Kerim’in yedide birini okur, her yedi günde bir hatim ederdi. Yatsı namazını kıldıktan sonra biraz istirahat eder, sonra kalkıp sabaha kadar ibadet ve taatla meşgul olurdu. Giydiği elbiseyi en ucuz kumaştan yaptırırdı. Çok kere az şey yer, ‘Ölecek olan kimse için, bunlar çok bile.’ derdi."

Nadr bin Ali:

"Ahmed bin Hanbel'in işi hep ahiret ile ilgili idi. Dünya menfaatleri ona yöneldi; fakat O kabul etmeyip, geri çevirdi."

Taberani:

“Zamanın meşhur bir falcısı vardı. Fal baktırmak isteyenler her taraftan gelir, kendisini bulurlardı. Bu şahıs falcılığı meslek haline getirmişti. Daha sonra hastalandı. Yirmi sene iyileşemedi. Biri ziyaretine gelmişti. Halini görünce; ‘Senin iyileşmenin tek yolu var, o da zamanımızın en büyük âlimlerinden ve evliyasından biri olan Ahmed bin Hanbel Hazretlerinin dua etmesidir.’ dedi. Bu falcı da annesini gönderip, dua etmesini istedi. Annesi evine varınca dedi ki: ‘Oğlum yirmi senedir hasta yatmaktadır. Bunun iyileşmesi için sizden dua istemeye geldim.’ Ahmed İbni Hanbel Hazretleri şöyle mukabelede bulundu: ‘Herkes iyileşmek için oğluna gelirdi. Senin oğlun da her şeyi bildiğini zannederdi. Kendi hastalığını tedavi etmeyip de, seni bana mı gönderdi?’ Kadının çok ısrarı karşısında dayanamayıp, falcılığı bırakması şartıyla dua edeceğini söyledi. Hazret-i imamın bu sözü üzerine falcılığı bırakarak, tövbe istiğfar etti ve Hanbel Hazretlerinin duası bereketine sıhhate kavuştu.

İmam Ahmed Hazretlerinin Sözlerinden Bazıları:

"İlim, insanlara ekmek ve su kadar lazımdır. İlim, rivayet ve kuru malumat çokluğu değildir. İlim, faydalı olan ve kendisiyle amel edilen şeydir."

"Kulun kalbini ıslah etmesi için, iyilerle beraber olması kadar faydalı bir şey yoktur. Yine kulun fasıklarla beraber olup, onların işlerine dikkat ve nazar etmesi kadar zararlı bir şey de yoktur."

"Günahlar imanı zayıflatır."

"Yemeği, din kardeşleriyle sürur içinde; fakirlerle ikram ve cömertlikle; diğer insanlarla da mürüvvet içinde yemek lazımdır."

"Her şey için kerem vardır. Kalbin keremi, Allah Teâlâ’dan razı olmak ve kadere rıza göstermektir."

"Sizde olmayan meziyetlerle sizi metheden kimsenin, sizde olmayan kötülüklerle de bir gün kötüleyeceğini unutmayınız."

"İstediklerini vermediğiniz zaman kızan, kırılan veya küsen arkadaş, gerçek arkadaş değildir."

"Kibir taşıyan kafada, akla rastlayamazsınız."

"İnsanların ahmak sınıfı, kendilerinin methedilmesinden hoşlananlarıdır."

"Tevekkül, her şeyi Allah’tan bilmek ve rızkı O’nun verdiğine inanmaktır."

"Tevekkül, bütün işlerinde Allah Teâlâ’ya teslim olmak, başa gelen her şeyi Ondan bilip katlanabilmektir."

"İnsana az bir mal yetişir. Çok mal ise kâfi gelmez."

"Bir kimse, sadık bir arkadaşını kaybederse, kendisi için zillettir."

"Hüsnüzannı olanın hayatı hoş geçer."

"Yalan söylemek, emniyeti giderir."

"Ayıplardan uzak arkadaş arayanlar, arkadaşsız kalır."

"İhlas, amellerin afetlerinden kurtulmaktır."

"Zühd üç türlüdür: Cahilin zühdü; haramları terk etmektir. Âlimlerin zühdü; helal olanların fazlasından sakınmaktır. Ariflerin zühdü ise; Allah Teâlâ’yı unutturan şeyleri terk etmektir."

Ebû Hafs Ömer bin Sâlih Tarsûsî isimli veli bir zat, Ahmed bin Hanbel'e: "Kalpler ne ile yumuşar?" diye sordu. Başını eğip biraz düşündükten sonra: "Evlâdım! Helâl yemekle yumuşar." buyurdu.

Ahmed bin Hanbel Hazretlerine bir gün; "Tevekkül nedir?" diye sordular. "İnsanlardan istemeyi ve onlara yalvarmayı terk etmektir." buyurdu.




    Gönderen : İSMAİL        Tarih : 25 Haziran 2014        Hit : 7388

YORUM YAZMAK İÇİN ÜYE SEVİYENİZ YETERSİZ

 

Anasayfa  İletişim