ANA SAYFA
Başlarken...

BAŞLARKEN…

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
    Allah’a hamd olsun…
İlk yazıyı yazarken kadim kültürümüzde var olan hamd ile ibtida etmeyi tercih ettim. Bana göre müslümanca yazmanın şifreleri bu kutlu cümlede saklıdır. Sözü tezyin etmeden, evirip çevirmeden Hz. Peygamberin şairi Hassan b. Sabit’in duygularını, sütunuma bundan böyle yazacaklarım için bir gen haritasının sembolleri olarak aldım.
“ Ey bütün yüzlerin ona döndüğü, itaat edilen Allah’ım
Ey bütün insanların emirlerine boyun eğdiği Allah’ım
Senden başka hiçbir kişi için eğmediğim alnımı senin için secdeye bırakıyorum
Senden başkasına uzatmadığım ellerimi, iyilik isteyerek sana uzatıyorum.”
Salât ve selam Allah resulüne üzerine olsun…
   O elçi ki, kelimeler onu anlatmaya yetmez. Bilakis cümleler onu anlatınca hakiki karşılığını bulacaktır. Allah (c.c.) O’nda bütün iyilik ve üstünlükleri toplamış, bütün güzellikleri birleştirmiş ve ona şeref elbisesini giydirmiştir.
O (s.a.v.), Allah yolunda hakkıyla cihat etti. Ahiret hayatını dünya hayatına tercih eden, mallarını ve nefislerini Allah yolunda feda eden ve Allah yolunda kutlu ölüm şekli şehadetin, hayatın ta kendisi olduğunu bilen ve anlayan kahraman bir nesil yetiştirdi. Çünkü onlar Allah’ın (c.c.) şu sözlerini hakkıyla kavramışlardı: ‘‘ Allah yolunda can verenleri, sakın ölü sanma! Aksine, onlar Rab’lerinin katında nimetler içerisinde yaşıyorlar. Allah’ın lutfedip kendilerine bağışladığı ile sevinç duyarlar. Ve henüz kendilerine katılmamış olan kardeşlerine herhangi bir korku ve üzüntü duymayacakları müjdesini vermek isterler.’’ (Al-i İmran: 169 – 170)
Şu gerçek zihinlere öyle nakış edilmelidir ki; insanlar -ne kadar değersiz olursa olsun- dünya hayatını ahiret hayatına tercih ettiklerinden, ölümden korkup hoşlanmadıklarından ve Allah yolunda cihadı terk ettiklerinden dolayı İslam ümmeti sahabe neslinden sonra çok ciddi düşüş sürecine girmiştir. Cihadı terk eden bir ümmet onurunu kaybeder. Tarihi tarih yapan İslam ümmeti, dünyaya liderlik yaparken, şu anda düşmanları tarafından yönetilir hale gelmiş ve bütün bağları koparılarak parçalanmıştır. Melasef bu gün realitemiz (İslam ümmeti) birbirleriyle savaşan küçük devletçikler haline dönüşmesidir. Allah’ın (c.c.) şu sözünü unuttuk: ‘‘İşte sizin milletiniz, bu biricik millettir ve ben de sizin Rabbinizim; öyleyse bana kulluk edin.’’ (Enbiya: 92)
   20. asrın başlarında İslam hilafeti yıkıldıktan sonra, bu dinin hakikatini iyi kavrayan bir alim olan Hasan el-Benna geldi ve şöyle haykırdı: ‘‘Biz, içinde çekişme ve şüphe bulunmayan bir imanla, dağlardan daha sağlam ve vicdanların derinliklerinde yer alan bir düşünceden daha derin bir akideyle iman ettik; içinde eğrilik, şer ve kendisine tabi olan kimse için sapıklığın olmadığı bir fikre bağlandık, şu azap çeken ve zilletle boğuşan dünyayı kurtaracak, şaşkın halde bulunan insanlığa doğru yolu gösterip, onları hak yolla hidayete eriştirecek İbrahimî din olan İslam’dan başka bir yol yoktur. Bu yüzden bu dinin ilan edilmesi, gelişinin müjdelenmesi ve insanların can ve mallarını bu din uğrunda feda etmesi öncelikli bir haktır.’’
   Hasan el-Benna (r.a.) şöyle diyor: ‘‘Biz; sağ elimizde Kur’an, sol elimizde sünnet ve bu ümmetin ilk kuşağı olan selef-i salihinin uygulamasını rehber edinerek size sesleniyor ve sizi İslam’a, onun mesaj ve hükümlerine ve onun doğru yoluna çağırıyoruz.’’ Risalesinin bir başka yerinde yerinde bir ifade ile şunları yazacaktı:
    ‘‘Bizleri zor bir süreç bekliyor. Bundan sonra bu konuda size hitap etme imkânı bulamayabilir ve sizler için bir şeyler yazamayabilirim. Bu söylediklerimi iyi düşünmenizi tavsiye ediyorum.
   ‘‘Bizler, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) getirdiği İslam’a davet ediyoruz. İktidar olmak İslam’ın bir gereğidir. Hürriyet ise, onun farzlarından birisidir.’’ Bir öğrencisi sanki sözleri başka bir formatta şu şekilde haykıracaktı:
“Bu mübarek dava uğruna şehidler verilmediği müddetçe, bu dava dirilmeyecektir. Çünkü bu dava uğruna Hasan el-Benna, daha önce de sahabilerin canını verdiği gibi canını verdi. Bu yolda zorluklarla karşılaşmak, bu yolda ölmek, Allah’ın değişmez kanunudur. İsterseniz Allahın şu ayetini beraber okuyalım: “İnsanlar, biz inanıyoruz demekle, hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sanıyorlar. Doğrusu biz, onlardan öncekilerine sınamıştık. Allah, doğruluktan ayrılmayanları mutlaka belirleyecek, yalancılarında kesinlikle ortaya çıkaracaktır.”( Ankebut 2-3). Bilinmesi gerekir ki özgürlük ağacı su ile değil bilakis kan ile sulanır.” Şehid Seyyid Kutup
Yazarken ilahi rıza dışında hiçbir kaygı taşımadan yazmam için dua etmeninizi istirham ediyorum. Yazmamı istediğiniz konuları da iletmenizi bekediğimi belirtmek isterim. Yapıcı, yol gösterici tenkitlerinizi iştiyak ile beklediğimi belirtir saygılarımı takdim ederim.


    Gönderen : tahsin        Tarih : 29 Mayıs 2014        Hit : 11056

YORUM YAZMAK İÇİN ÜYE SEVİYENİZ YETERSİZ

 

Anasayfa  İletişim